17 Haziran 2008

Srebrenica...

13 yasinda sirplar tarafindan katledilmis biri. Benden 4 yas buyuk, adasimmis megerse. Bu foto arsivimdeydi uzun suredir. Ekim 2007'de okulda yaptigim sunuma hazirlanirken wikipedia'da bulmustum. O zaman da kendimi aglamamak icin zor tutmustum, simdi de zor tutuyorum. Uzerinde ay-yildiz olan ve adim yazili bir mezar tasi, vahsice oldurulen bir din kardesim, belki Atasi,dedesi benim kanimdan biri. Bu kadar ortak nokta varken, aglamamak anormal olurdu zaten.

Srebrenica Katliami'nda katledilmis Omer Sadik Huseinovic, 11 Temmuz 1995 sabahi katledilen 8300'e yakin Bosnak kardeslerimizden biri. Hollandali baris gucu askerlerinin sirplarin eline dusmesi ve sirplarin bunu tehdit olarak kullanip, Srebrenica'da istediklerini yapabildigi, Hollandalilarin gozlerinin onunde katliamlarina devam ettigi, sirplara karsi bile konmadan bayanlarin ve cocuklarin bile katledilmesine izin verilmesi sonucunda vefat eden kardeslerimizden biri.

Ben sunumda bunlari anlattiktan sonra Bosnaklarin, Hollanda devletine neden dava acmadigi sorulmustu. Cevap verememistim cunku bilmiyordum. Acikcasi bugune kadar neden beklendigini hala bilmiyorum. Neyse ki, bugun okudugum bir haberde, bu konuda bir adim atildigini gordum; Srebrenica'da yakinlarini kaybedenler bugunlerde Hollanda devletine dava acmislar. Haklarini bulurlar mi bulamazlar mi bilinmez. Ancak suskun kalmanin ise yaramadigi , o gunlerden kalan aci anilarin sadece Bosnaklarin yuregini yaktigi bir dunyada yasiyorsak, bu olayin suclulari da elbette bulunmali ve yargilanmali...

***

Hollanda’da İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra en korkunç katliama sahne olan Bosna Savaşı’nın 1995 Srebreniça kıyımında yakınlarını kaybedenler, ilk kez Hollanda devletine dava açtı.
Bosna Savaşı’nda (Nisan 1992-Kasım 1995) 11 Temmuz 1995 günü, General Ratko Mladiç komutasında Srebreniça kentine giren Sırp güçleri, yetişkin ve delikanlı yaşta 8 bin 106 Müslüman Boşnak erkeğini katletti. Bu, soykırımın, BM’ye bağlı olan Koruma Gücü UNPROF’daki Hollanda taburunun “katliamı seyretmesi” nedeniyle yapıldığı savunuldu.
Kaynak: http://www.ntvmsnbc.com/news/450251.asp

7 Haziran 2008

Ottawa

Gunubirlik olarak yakin sehirlere seyahatlari Turkiye'de yapmak istiyordum aslinda. Edirne,Tekirdag,Bursa,Canakkale basta olmak uzere. Kismet bu ya, Turkiye'ye gitmeden basladik ziyaretlere. Carsamba gunu Konsolosluk'taki isler nedeniyle istikamet Kanada'nin baskenti, Ottawa'ydi. Bir kez daha anladim ki, bu sehir konsoloslugumuz orada olmasa beni bir daha omrum boyunca goremez. Buyuk konusmak guzel bir sey degil ama en azindan simdilik dusuncem bu.

Ottawa'nin yegane ozelligi zaten bu ve bunun gibi devlet binalarinin fazla olmasi. Turist olarak gittiginizde onunuze sunabildikleri tek sey bu. Aslinda Kanada'nin zaten koklu bir tarihi olmadigi icin, tum sehirlerde durum bu ama Ottawa'da bu iki kati.
Tum konsolosluklarda sistem boyle mi bilmiyorum ama biz buradakini cozduk; Sabah gidiyorsunuz evraklarinizi 10-10.30 gibi teslim ediyorsunuz. Sonra gelin tam 15'te alin diyorlar. Geriye elinizde harcanmasi gereken 4-4.5 saat ve Ottawa kaliyor. Ottawa ufak bir sehir, oyle buyuk degil. Nufusu 1 milyon olmasina ragmen sehir merkezi oyle ahim sahim buyuk degil. Gez, dolas hep ayni yerler.

Oyle ki, konsolosluktaki vatandaslarimiza Turk restoranlarini sordugumuzda aldigimiz cevap bu yukaridaki yerdi. Restoran'in brosurunu verdi, bir de guzel tarif etti. Yola ciktik, karnimiz ac degildi. Once biraz dolasalim dedik, dolasirken restorani bulduk. Bize "biraz uzak" dedigi yere gitmemiz 5-6 dakikayi bulmadi. Adrese bakmadan yeri bulduk. Sokagin adi fiyakaydi yalniz; Preston Street. Ah Shumpert ah...

Sehirde araba ile dolasirken, fotograf makinam elimdeydi, ilginc bir sey gorursem resmini cekerim diye, yukaridaki iki foto'dan baska bir sey cekemedim. Ne bicim sehir ise artik! Neyse, konsolosluga geri donerken bunu gordum. Dedim Safa kardesime hediyem olsun. Daha sonra ogrendigimize gore, bundan 2 tane varmis Ottawa'da. Hem gemi hem otobus. Nehir'de de kullaniliyormus bazen turistlerin yogun oldugu aylarda. [zaten kisin donmus nehir'e nasil indireceksin ki bunu,lafa bak] Ayrica sehir icinde otobus olarak da tur attiriyorlarmis. Safa'ya almak lazim bundan bir tane, acaip orjinal gelir bizim millete, paranin belini kirariz.

Velhasil, daha sonra konsolosluga geri donuldu, evraklar teslim alindi ve yola cikildi. Yine bilmiyorum, bu tum baskentler icin gecerli mi ama, gunun en guzel ani baskent'ten uzaklasildigi an'di. Montreal hastasi filan degilim ama Ottawa'dan iyidir be abi...

Bir yolculuk daha boyle sona erdi...